Google'ı hangi ülke kurdu ?

Berk

New member
Google’ı Hangi Ülke Kurdu? Sadece Bir Teknoloji Meselesi mi, Yoksa Sosyal Faktörlerin Yansıması mı?

Herkese merhaba,

Bazen gündelik hayatımızda öylesine kullandığımız şeylerin arka planını sorgulamayı unutuyoruz. Mesela, “Google’ı hangi ülke kurdu?” sorusu ilk bakışta basit görünüyor: Amerika Birleşik Devletleri. Ama mesele aslında bundan çok daha derin. Çünkü bu soruya verilen cevap, yalnızca bir coğrafi bilgi değil; aynı zamanda toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörlerin teknolojiye, bilgiye ve hatta hayatımıza nasıl yön verdiğini düşündürüyor.

ABD ve Teknoloji: Bir Güç Sahnesi

Google, 1998’de Amerika Birleşik Devletleri’nde Larry Page ve Sergey Brin tarafından kuruldu. ABD’nin ekonomik gücü, üniversite sistemleri, girişimcilik ekosistemi ve sermaye erişimi olmasa belki de Google bugün bildiğimiz şirket olmayacaktı. Yani kurucu ülke sadece bir adres değil; aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel şartların teknolojiye nasıl can verdiğinin bir göstergesi.

Ama burada durmamak lazım. Çünkü “hangi ülke kurdu?” sorusu aynı zamanda şu soruyu da beraberinde getiriyor: Kimler bu ülkenin avantajlarından yararlanabildi, kimler dışarıda bırakıldı?

Toplumsal Cinsiyet Boyutu: Kadınların Görünmeyen Emeği

Teknoloji tarihi çoğunlukla erkeklerin hikâyesi gibi anlatılıyor. Google’ın kurucuları da erkekti. Ancak bu, kadınların rolünün yokluğunu değil, görünmez kılınışını gösteriyor. Kadınlar tarih boyunca bilgisayar biliminin gelişiminde önemli roller üstlendi: Ada Lovelace, Grace Hopper, hatta NASA’da çalışan kadın matematikçiler…

Fakat Google’ın yükselişinde de kadınlar, yazılım geliştiricilerden ofis çalışanlarına, pazarlama ve insan kaynakları departmanlarına kadar görünmeyen ama çok kritik emekler verdi. Buna rağmen teknoloji dünyası uzun süre kadınları arka plana itti. Bugün hâlâ Google ve benzeri şirketlerde kadın mühendislerin oranı erkeklerden çok daha düşük.

Kadınların bu tabloya verdiği tepki çoğunlukla empati üzerinden şekilleniyor. Çünkü toplumsal yapı, kadınları sürekli olarak “erkeklerin kurduğu” sahnelerde destek rolüne itiyor. Kadınlar bu durumu sorgularken, yalnızca kendi varlıklarını değil, aynı zamanda farklı kimliklerin de teknolojiye dahil edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımları

Erkekler için mesele çoğu zaman “sistemin içinde çözüm üretmek” şeklinde ilerliyor. Yani Google’ı kuranlar da, bugün teknoloji devlerinde üst düzey görev alanların büyük kısmı da erkek. Burada erkeklerin avantajı, sistemin zaten onlara göre inşa edilmiş olması. Bu nedenle onların çözüm arayışları daha çok teknik, ekonomik veya kurumsal ölçeklerde şekilleniyor.

Ama bu durum, erkeklerin de farkındalık geliştirmediği anlamına gelmiyor. Özellikle son yıllarda teknoloji alanında çalışan erkeklerin bir kısmı, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda adımlar atmaya başladı. Mentorluk programları, eşit işe eşit ücret politikaları ya da çeşitlilik kotaları gibi çözümler daha çok erkeklerin “mevcut güç alanlarından” çıkan girişimler oldu.

Irk ve Etnisite: Kimin Bilgisi Evrensel?

Google’ın ABD’de doğmuş olması, bilgi akışının da Batı merkezli olmasını beraberinde getirdi. Bu, “hangi dilde, hangi kültürde ve kimin gözünden bilgi daha ulaşılabilir hale geliyor?” sorusunu doğuruyor.

Bugün Google aramalarında hâlâ Batı kaynaklı içerikler daha baskın. Siyah, Latin veya Asyalı toplulukların bilgi üretimi ve temsili, büyük ölçüde geri planda kalıyor. Teknolojideki ırk faktörü, sadece işe alımlarda değil, algoritmaların önyargılarında da kendini gösteriyor. Mesela, yüz tanıma sistemlerinde siyahilerin yanlış tanınması, ya da arama motoru sonuçlarında önyargılı içeriklerin öne çıkması bunun örneği.

Bu noktada kadınların empatik yaklaşımı, “farklı kültürlerin de aynı değerde görülmesi” üzerine olurken; erkeklerin çözümcü tavrı daha çok algoritmaların düzeltilmesi, veri çeşitliliğinin artırılması veya işgücünde etnik temsilin güçlendirilmesi üzerinden gelişiyor.

Sınıf Faktörü: Kimler Google’a Ulaşabiliyor?

Google’ın ABD’de kurulmuş olması, teknolojiye erişim imkânı yüksek bir toplumun ürünü olduğunu gösteriyor. Ama dünyada hâlâ internet erişimi olmayan milyonlarca insan var. Yoksulluk, eğitimsizlik ve altyapı eksiklikleri, bilgiye erişimde devasa uçurumlar yaratıyor.

Kadınlar bu noktada özellikle dezavantajlı sınıfların yaşadığı eşitsizliklere dikkat çekiyor. Çünkü sınıfsal eşitsizlikler, cinsiyetle birleştiğinde katmerleniyor. Erkekler ise çözüm olarak “altyapı yatırımları, ücretsiz internet programları veya dijital okuryazarlık projeleri” gibi daha teknik çözümler öneriyor.

Google Sadece Bir Şirket mi, Yoksa Küresel Bir Ayna mı?

Google’ın kurulduğu ülke sorusunu, yalnızca coğrafi bir bilgi olarak görmek dar bir bakış açısı olur. ABD’nin sunduğu fırsatlar, erkek egemen kültürün ağırlığı, Batı merkezli bilgi üretimi ve sınıfsal eşitsizlikler… Tüm bunlar Google’ın bir teknoloji şirketi olmanın ötesinde, küresel bir aynaya dönüşmesine neden oldu.

Kadınların empatiyle dile getirdiği “dışarıda bırakılanların sesi” olma çabası ve erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımları, aslında aynı noktada buluşuyor: Daha eşit, kapsayıcı ve adil bir dijital dünya kurma arzusu.

Forumda Tartışmaya Açık Sorular

1. Sizce Google gibi devlerin kurulduğu ülke, teknolojiye erişimde ne kadar belirleyici?

2. Kadınların empatik, erkeklerin çözümcü yaklaşımları sizce teknoloji dünyasında nasıl bir denge yaratıyor?

3. Irk ve sınıf faktörleri, bilgiye erişim konusunda sizce hangi noktalarda daha belirgin?

4. Google’ın küresel eşitsizliklere katkısını azaltmak için siz hangi çözümleri öncelikli görüyorsunuz?

Söz sizde!