Boşanma davası açıldıktan sonra alınan mallar ortak olur mu ?

Bengu

New member
Boşanma Davası ve Ortak Mallar: Bir Çiftin Hikayesi

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle, hayatımda yer etmiş ve belki de birçok kişinin kendinden bir şeyler bulacağı bir hikaye paylaşmak istiyorum. Gerçekten zor bir dönemi, duygusal çalkantıları ve karşılaşılan zorlukları anlatan bir hikaye. Ama aynı zamanda hepimizin içinde yaşadığımız bazı duyguları anlamamıza yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

Hikayemiz, iki insanın birbirine her şeyini vermek için başladığı, fakat sonunda yalnızca yıkılmış duygular ve karmaşık sorular bırakan bir evlilikten. Aslında, boşanmanın sadece iki insanın ayrılmasıyla ilgili olmadığını, aynı zamanda birbirlerine ait olan bir çok şeyin de ayrılması gerektiğini vurgulayan bir hikaye bu.

Bir Aşkın Başlangıcı: Ali ve Selin

Ali ve Selin, birbirlerini tanıdıkları ilk günden itibaren her şeyin mükemmel olduğunu düşünmüşlerdi. Evlilik, sadece bir kağıt parçası gibi geliyordu onlara; bir şekil, bir imza, ama derinlerde hissettikleri şeyle her şey daha anlamlıydı. Hayatlarına dair birbirlerine verdikleri sözlerin en büyüğü de "Birlikte her şeyi paylaşacağız" idi. Hani, bazen birini sevdiğinizde, bir tek değil her şeyinizi ona verecek kadar güvenirsiniz ya, işte öyleydi.

İlk zamanlarda her şey güzeldi. İşlerini paylaşıyorlardı, evlerini dekore ederken birlikte karar veriyor, birlikte yemek yapıyorlardı. Kendi küçük dünyalarında, her şeyden önce birbirlerine ait bir mutluluk yaratmışlardı. Fakat zamanla, bu dünya dışarıdaki sorunlarla daha çok temas etmeye başladı. İkisi de birbirinin değişen hayatına ayak uydurmakta zorlanıyor, anlamadığı bir şekilde büyüyen boşlukla karşı karşıya kalıyorlardı. Ali, işyerindeki stresinden ve belirsizlikten sıklıkla eve gergin geliyordu. Selin ise, kendi kariyerinde daha fazla yer edinmeye çalışırken evliliğini unutuyor gibiydi. Gözle görülmeyen bir duvar örülmeye başlamıştı.

Ve sonra bir gün, boşanma davası açıldı. Selin, Ali’ye, “Ben artık seninle yaşamak istemiyorum” dediği o gün, her şeyin sonu gibiydi.

Boşanma ve Ortak Malların Paylaşımı: Ali'nin Stratejik Yaklaşımı

Ali, boşanma sürecinin başında Selin’in tüm duygusal çöküşünü anlamaya çalıştı, ama onun için bir diğer öncelik vardı: Mallar. Boşanmanın duygusal yükünden çok, maddi olanı bir şekilde kontrol altına almak istedi. Her şeyin daha iyi gideceğini düşündüğü zamanlarda, sahip olduğu her şeyin adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini, hatta bu konuda daha temkinli olması gerektiğini bilerek hareket etti. Ali'nin mantıklı bir yaklaşımı vardı:

"Mallar ortaksa, her şeyin yarısı benim olmalı."

O, duygusal karmaşanın içinde en azından maddi kısmı sağlam tutmaya kararlıydı.

Her sabah boşanma davasının başlamasından önce, avukatını arayarak karşı tarafın haklarını ve elindeki varlıkları analiz etmeye çalışıyordu. Selin'in ona ait olan birçok şeyi — birikimleri, evin değerini, hatta mobilyaları — adaletli bir şekilde paylaştırmak istedi. Ali'nin gözünde bu, doğru ve mantıklı bir şeydi. Çünkü sevgisi ve evliliği bitti, ama hâlâ sahip oldukları bir araya getirilmiş bir şeydi.

Selin’in Empatik Yaklaşımı: Duyguların Önceliği

Selin için ise boşanma başka bir anlam taşıyordu. Ali’nin bu stratejik yaklaşımına tepki olarak, o da içsel bir boşlukla baş başa kaldı. Ama o, maddiyatı ve işin hukuki yönlerini hiç düşünmeden, bir insanın ruhsal sağlığını, birbirlerinin duygusal geçmişini korumak istiyordu.

"Bir insanın biriktirdiği yalnızca mallar değil, duygularıdır."

Selin, yıllarca birlikte kurdukları evin, ilişkilerinin ve yaşadıkları her anın anlamını kaybetmesinin acısıyla baş başa kaldı. Ali’nin soğukkanlı yaklaşımına karşı, onun kalbinin gücüne güveniyordu. Tüm bu malların peşinden sürüklenen bir boşanma istemiyordu; bir ilişkiyi tamamen sonlandırmanın sadece maddiyatla sınırlı olmadığını anlamalıydı herkes.

Selin, boşanmanın öncesinde, birlikte çalıştıkları projeleri, emek verdikleri evleri, her bir hatıra biriktiği eşyayı hatırladığında, bunların hiçbirinin maddi bir değeri olmadığını düşündü. Çünkü bu, yüreğiyle yaşadığı bir bağdı. Malların paylaşılıp paylaşılamayacağı konusunda, bir noktada, duygularının ve hatıralarının ön planda olmasını istiyordu.

Gerçekten Ortak Olur mu?

Sonunda mahkeme günü geldi. Her şey masaya yatırıldı, tüm mallar, tüm birikimler, her şeyin değerini belirlemek üzere hesaplandı. Ama bir yandan da Selin ve Ali'nin içindeki o eski bağlar, çözülmeden kalmaya devam etti. Onlar birbirlerine artık öfkeli gözlerle bakıyorlardı, ama yine de, geçmişin izlerini silmek, ortak yaşanmışlıkları unutmak ne kadar mümkün olabilirdi ki?

Boşanma davalarının, özellikle ortak malların paylaşılması konusunda tartışmaların ne kadar zorlayıcı olabileceğini, her tarafın bir tür kayıp yaşadığını düşünüyorum. Ama belki de en önemli şey, bu sürecin sonunda her insanın neyi kaybettiği ve neyi kazandığıyla ilgilidir. Yalnızca maddi değil, duygusal değerler de paylaşılıyor.

Peki sizce, bir ilişkide gerçekten her şey ortak olmalı mı? Boşanma davası açıldıktan sonra, insanların sahip olduğu her şeyin ortak sayılması adil mi? Yorumlarınızı merakla bekliyorum.