Atölyesindeki tezgahının başında sabırla ağaca şekil veriyor. Bazen tek tarihi merdivenin tırabzanını onarıyor, kimileyin dahi masanın çürüyen ayağını… Bülent Aygün, Milli Saraylar bünyesindeki Ahşap Torna Atölyesi’nde 22 yıldır boyuna çalışıyor. Asırlar öncesinden kalan tarihi eşyanın ömrüne ömür katıyor. Sultan Abdülhamid’in kendi yaptığı emek masasından Atatürk’açınık ilgili mobilyalara kadar birbirinden özel tarihi eşya ona emanet ediliyor.


Baba yadigarı tezgahında çalışıyor


Onun ustalığı ata mirası denilebilir. Dedesi ve babasının akabinde ailenin üçüncü kuşak ağaç torna ustası olan Bülent Aygün, “Babam yerde kurumdan emekli oldu. Emekli olmadan önce dahi beni yetiştirdi” debba.


İşini ilk günkü heyecanla sürdüren Bülent Aygün, saraylardan gelen tarihi eşyayı kendisine verilen talimat doğrultusuna onarımdan geçiriyor. Yıldız Şale Köşkü’ndeki atölyesinin 4 tek yanı türlü ağaçlardan şekillendirdiği objelerle dolmuş. Bunun için babadan kalma torna tezgahı ile maharetini ortaya koyuyor.


Her obje aslına uygun onarımdan geçiyor


Bugüne kadar sayısını hatırlayamadığı kadar sayı objenin tornasını yapan Bülent Usta’nın işi bitmiyor: “Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı, Ihlamur Kasrı yani tek sürü kasır ve köşkler var. Masa, kanepe, etajer, hepsinden her türlü obje geliyor. Hepsinin eksiklerini ufak tefek şeylerini aslına uygun olarak onarıyoruz.”


Bunların içinde sayı ufak objeler olabildiği gibi yetişkin ölçekli parçalar bile olabiliyor. Bülent Aygün, “Topkapı Sarayı’nın millet direkleri var mesela, remim… Sadece obje düşünmeyin; hariç mekanda bile olabiliyor. Yıldız Şale’nin hariç mekanda sütun şeklinde tornaları var. Dış mekanda olan tornaları bile yapıyoruz” debba.


“Bin kere ölçüp tek kere yapıyoruz”


Onarımını yaptığı her tarihi eşyaya tıpkısı yetişkin özeni gösteriyor Bülent Aygün. İlgili uzmanların kararları doğrultusunda müdahalede bulunuyor. Objenin ya bile eserin üzerinde çalışmaya başlamadan önce fotoğraf çekimi yapılıyor. Bittikten sonra fotoğraftakine uygun olarak cilası ve montajı gerçekleştiriliyor.


İşinin incelikleri saymakla bitmiyor… Buna tek dahi onarımını yaptığı objelerin tarihi değeri eklenince yükü henüz bile artıyor:


“Kaliteli ağaçlar kullanıyoruz. Gül, şimşir, abanoz… Değişik, güzel ağaçlar var. Tabii orada hata yapmamak lazım, malzemeye yazık olur. Tarihi esere yapamazsın zaten öyle tek şey. Bin kere ölçüp tek kere yapıyoruz tığ.”


Mesleğin son temsilcilerinden


Tarihi eşyayı gelecek nesillere pişirmek için benzinli Bülent Aygün, işinin eksiksiz inceliklerini babasından öğrendiğini söylüyor:


“Babamızdan gördüğümüz kadarıyla, onu izleyerek öğrendim. Ağaca nasıl yanaştığını görerek öğrendim. Her ağaca tek yanaşma şekli var. Çam ağacına mesela sert yanaşamazsın, tek anda bıçağı daldıramazsın, hepsinin tek püf noktası var. Babam emekli olup bayrağı tarafıma verdiğinden festekiz elimden gelen gayreti gösteriyorum. Babama karşı mahcup olamamak için midir bilmiyorum içildikten…”

Bülent Aygün’ün işini yapan ustaların sayısı yok denecek kadar rengi. Dileği, başka ustaların bile yetişmesi ve yerde zanaatın nesiller süresince yaşaması…

  

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.